ZYGMUNT BAUMAN VE KÜRESELLEŞME

ZYGMUNT BAUMAN’IN KÜRESELLEŞME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ Günümüzde teknolojik gelişmelerin yaşanmasının yanı sıra iletişim teknolojilerin kültürel bağlamda uluslararası anlamda bir entegrasyona neden olmuştur.  Bunun yanında medyanın küresel bağlamda kullanılabilirliği, bilimsel çalışmaların giderek artan gelişmeleri, toplumsal süreçte birey ve toplum üzerinde çeşitli büyük etkiler meydana getirmiştir ve bu etkiler farklılaşarak hala devam etmektedir. Sosyoloji teorilerine eleştirel üslubuyla katkı sunan Çağdaş Dönem sosyologu Zygmunt Bauman bilimsel-teknolojik gelişmelerin günlük yaşamda ve diğer toplumsal alanlarda çeşitli etkilere neden olan modernlik, post-modernizm ve küreselleşme konularında çeşitli analizlerde bulunmuş ve çalışmalar yapmıştır.  Sırasıyla Aydınlanmanın gelişimiyle 17.yy toplumsal ve yapısal manada entelektüel değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, daha sonraları fordist üretimin hâkim oluşu, endüstri sisteminin toplumsal yaşam biçimi haline geldiği gelişimi “durmanın mümkün olmadığı hareketlilik” olarak “modernlik” sürecini tanımlamıştır. Daha sonrasında “ayartılan mutlular” ve “bastırılmış mutsuzlar” olarak ifade ettiği zengin/fakir, yerleşik/göçebe, yeni/merkez, normal/anormal ayrışmaların ve kutuplaşmaların yaşandığı toplumsal ve siyasi dönüşümünü günümüz dönemini “post-modernlik” süreci olarak tanımlamaktadır. Bir diğer önemli çalışma alanı olan “küreselleşme” ise bazı sosyal bilimcilerin olumlu bir süreç olarak algılamasının aksine analizlerinde küreselleşmeyi modernitenin esas aldığı finansal ve özellikle de sosyal ve kültürel sisteme karşı meydana gelmiş bir başkaldırı faaliyeti olarak tanımlayarak küreselleşmenin olumsuz bir süreç olduğuna odaklanmaktadır. Bauman’a göre küreselleşme süreçlerinin ayrılmaz parçaları haline gelen etkenler mekânı giderek bölme, insanları ayırma ve dışlamadır. Diğer bir endişeli durum ise giderek daha fazla küresel ve yurtsuz bir hâle gelen elit kesimle geride kalan “yerelleşmiş” kesim arasındaki tedrici iletişim kopukluğudur. (Bauman, 1999, s.9) Her an toplumsal olarak değişen ve gelişen bir sistemin içinde olduğumuzu söyleyebiliyoruz. Bu nedenle teknolojik ve bilimsel gelişmelerin gün geçtikçe artması zaman ve mekân kavramını ortadan kaldırarak bireylerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri adına büyük imkânlar sunmaktadır. Uluslararası bütünleşmenin olumsuz yönlerine odaklanan Bauman, küreselleşmenin olumlu yönü olarak toplum bireylerinin Mcdanald’s burgerlerine ulaşıp yiyebilme imkânının yanı sıra kitle iletişim araçları sayesinde zamansal ve mekansal olarak bireyin eskiden ulaşamayacağı çeşitli içerikleri güncel haliyle izleyebilme imkanı olarak düşünmektedir. Buna karşın daha derin manalara odaklanıldığında kötümser ve enformatik bir sürecin kapsayıcılığı söz konusu haline getirmiştir. İmkânların ulaşılabilirliği elit, “zengin” kesim için avantajlarla doluyken “fakir” kesim için ulaşılması eskisinden de zor hale gelmektedir. Ahlaki normlar üzerindeki analizlerine göre Bauman zamansal ve özellikle de mekânsal mesafelerin ortadan kalkmasıyla bireylerin yüz yüze etkileşim eksikliğinin yanı sıra önemli bir unsur olan kültürel ahlaki örf-adet norm ve kuralların ve kültürel düzenin devamını sürdürememesi şeklinde açıklar. Esas odaklandığı noktalardan biri de yenidünya sisteminde küreselleşmenin toplumsal yapının, yasaların ve yerel düzenlemeler üzerindeki güvenirlik tehditleri açısından bireyleri bir bilinmezliğe sürükleyen eşitliksiz bir sisteme sahip olmasıdır. Eskiden kendi toplumu ve kültürü içerisinde yaşamını sürdürürken küreselleşmeyle birlikte birey güvensiz ve tehditlerle dolu bir dünya ile iç içedir. Bu duruma “yenidünya düzensizliği” ve “şeylerin kontrolden çıkması” olarak tanımlamaktadır.  Bu nedenle Bauman küresellik kavramını tanımlaması; dışarıda olup bitenlere koyun gibi rıza gösterme; “Bükemediğin eli öpeceksin” türü bir öz-teselli nasihati ile şekillendirilse de daima kapitülasyonun acılığı ile karışan bir kabullenme şeklidir. (Bauman, 2001, s.38). Ona göre bu durumun nedeni olarak da küreselleşme olgusunun hareket özgürlüğü prensibine sahip olmasıdır. Bu durumun aslında gruplar arası eşitsizlik içeren tabakaların oluşmasına, kutuplaşmaların artmasına ve aralarındaki uçurumların daha da açılmasına sebebiyet verdiğini söyler.  İnsanların yaşam pratiklerini gerçekleştirirken ihtiyaç duyduğu unsurlar küreselleşmeyle birlikte bir kesim için daha ulaşılabilir olurken diğer kesim için ulaşılması daha da mümkün olmayan şey olmaktadır. Bauman’a göre, küreselleşme fikrinin en can alıcı noktası; dünya meselelerinin belirsiz, kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır; bir merkezin, bir kontrol masasının, bir yönetim kurulunun, bir idari büronun yokluğudur (Bauman, 1999, s.69). Bu söyleme göre; küreselleşme kontrolün artık hiç kimsenin elinde bulunduramadığı ve yeni bir toplumsal hiyerarşi oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ulus-devletlerde meydana gelen bu aktif olmayan ortam ve güçsüzlük durumları küresel piyasaların g

ZYGMUNT BAUMAN VE  KÜRESELLEŞME


ZYGMUNT BAUMAN’IN KÜRESELLEŞME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Günümüzde teknolojik gelişmelerin yaşanmasının yanı sıra iletişim teknolojilerin kültürel bağlamda uluslararası anlamda bir entegrasyona neden olmuştur.  Bunun yanında medyanın küresel bağlamda kullanılabilirliği, bilimsel çalışmaların giderek artan gelişmeleri, toplumsal süreçte birey ve toplum üzerinde çeşitli büyük etkiler meydana getirmiştir ve bu etkiler farklılaşarak hala devam etmektedir. Sosyoloji teorilerine eleştirel üslubuyla katkı sunan Çağdaş Dönem sosyologu Zygmunt Bauman bilimsel-teknolojik gelişmelerin günlük yaşamda ve diğer toplumsal alanlarda çeşitli etkilere neden olan modernlik, post-modernizm ve küreselleşme konularında çeşitli analizlerde bulunmuş ve çalışmalar yapmıştır.





 Sırasıyla Aydınlanmanın gelişimiyle 17.yy toplumsal ve yapısal manada entelektüel değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, daha sonraları fordist üretimin hâkim oluşu, endüstri sisteminin toplumsal yaşam biçimi haline geldiği gelişimi “durmanın mümkün olmadığı hareketlilik” olarak “modernlik” sürecini tanımlamıştır. Daha sonrasında “ayartılan mutlular” ve “bastırılmış mutsuzlar” olarak ifade ettiği zengin/fakir, yerleşik/göçebe, yeni/merkez, normal/anormal ayrışmaların ve kutuplaşmaların yaşandığı toplumsal ve siyasi dönüşümünü günümüz dönemini “post-modernlik” süreci olarak tanımlamaktadır. Bir diğer önemli çalışma alanı olan “küreselleşme” ise bazı sosyal bilimcilerin olumlu bir süreç olarak algılamasının aksine analizlerinde küreselleşmeyi modernitenin esas aldığı finansal ve özellikle de sosyal ve kültürel sisteme karşı meydana gelmiş bir başkaldırı faaliyeti olarak tanımlayarak küreselleşmenin olumsuz bir süreç olduğuna odaklanmaktadır. Bauman’a göre küreselleşme süreçlerinin ayrılmaz parçaları haline gelen etkenler mekânı giderek bölme, insanları ayırma ve dışlamadır. Diğer bir endişeli durum ise giderek daha fazla küresel ve yurtsuz bir hâle gelen elit kesimle geride kalan “yerelleşmiş” kesim arasındaki tedrici iletişim kopukluğudur. (Bauman, 1999, s.9)




Her an toplumsal olarak değişen ve gelişen bir sistemin içinde olduğumuzu söyleyebiliyoruz. Bu nedenle teknolojik ve bilimsel gelişmelerin gün geçtikçe artması zaman ve mekân kavramını ortadan kaldırarak bireylerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri adına büyük imkânlar sunmaktadır. Uluslararası bütünleşmenin olumsuz yönlerine odaklanan Bauman, küreselleşmenin olumlu yönü olarak toplum bireylerinin Mcdanald’s burgerlerine ulaşıp yiyebilme imkânının yanı sıra kitle iletişim araçları sayesinde zamansal ve mekansal olarak bireyin eskiden ulaşamayacağı çeşitli içerikleri güncel haliyle izleyebilme imkanı olarak düşünmektedir. Buna karşın daha derin manalara odaklanıldığında kötümser ve enformatik bir sürecin kapsayıcılığı söz konusu haline getirmiştir. İmkânların ulaşılabilirliği elit, “zengin” kesim için avantajlarla doluyken “fakir” kesim için ulaşılması eskisinden de zor hale gelmektedir.




Ahlaki normlar üzerindeki analizlerine göre Bauman zamansal ve özellikle de mekânsal mesafelerin ortadan kalkmasıyla bireylerin yüz yüze etkileşim eksikliğinin yanı sıra önemli bir unsur olan kültürel ahlaki örf-adet norm ve kuralların ve kültürel düzenin devamını sürdürememesi şeklinde açıklar. Esas odaklandığı noktalardan biri de yenidünya sisteminde küreselleşmenin toplumsal yapının, yasaların ve yerel düzenlemeler üzerindeki güvenirlik tehditleri açısından bireyleri bir bilinmezliğe sürükleyen eşitliksiz bir sisteme sahip olmasıdır. Eskiden kendi toplumu ve kültürü içerisinde yaşamını sürdürürken küreselleşmeyle birlikte birey güvensiz ve tehditlerle dolu bir dünya ile iç içedir. Bu duruma “yenidünya düzensizliği” ve “şeylerin kontrolden çıkması” olarak tanımlamaktadır.  Bu nedenle Bauman küresellik kavramını tanımlaması; dışarıda olup bitenlere koyun gibi rıza gösterme; “Bükemediğin eli öpeceksin” türü bir öz-teselli nasihati ile şekillendirilse de daima kapitülasyonun acılığı ile karışan bir kabullenme şeklidir. (Bauman, 2001, s.38). Ona göre bu durumun nedeni olarak da küreselleşme olgusunun hareket özgürlüğü prensibine sahip olmasıdır. Bu durumun aslında gruplar arası eşitsizlik içeren tabakaların oluşmasına, kutuplaşmaların artmasına ve aralarındaki uçurumların daha da açılmasına sebebiyet verdiğini söyler.  İnsanların yaşam pratiklerini gerçekleştirirken ihtiyaç duyduğu unsurlar küreselleşmeyle birlikte bir kesim için daha ulaşılabilir olurken diğer kesim için ulaşılması daha da mümkün olmayan şey olmaktadır. Bauman’a göre, küreselleşme fikrinin en can alıcı noktası; dünya meselelerinin belirsiz, kuralsız ve kendi başına buyruk doğasıdır; bir merkezin, bir kontrol masasının, bir yönetim kurulunun, bir idari büronun yokluğudur (Bauman, 1999, s.69). Bu söyleme göre; küreselleşme kontrolün artık hiç kimsenin elinde bulunduramadığı ve yeni bir toplumsal hiyerarşi oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ulus-devletlerde meydana gelen bu aktif olmayan ortam ve güçsüzlük durumları küresel piyasaların global manada meydanda üstünlüğünü ve gücünü kendi yasalarını koyup, uygulayabilmesine olanak sağlar. Bauman, meydana gelen yeni düzen içerisindeki ulus-devletlerin kendilerini güven altına alacak ve düzene karşı koyabilecek kadar yeterli kaynağa sahip olmadıklarını söyler.  (Bauman, 1999: 77) Küreselleşen dünya sistemindeki bu rekabetin ve değişimin ciddiyetini şu şekilde açıklar; “silahlı çatışmalar ve pazarlık ya da hem çatışmalar hem de pazarlık yoluyla, her kurduğu toprak parçasını ayıran ve kapatan sınırlarını (uluslararası garantiye alınarak) çizilmesini ve korunmasını amaçlayan devletlerarası politika sahnesi” olarak açıklamaktadır.  (Bauman, 1999: 73).




 Küreselleştirme süreci birleştirmekten çok ayırıcı bir işleve sahip olduğunu vurgular. Bunun nedeni ekonomik refaha sahip grubun istediğini yapabilmesi özgürlüğü, ekonomik refaha sahip olamayan grup ve kişiler üzerinde olumsuz bir durum yaratmakta ve bu kişilerin özgürlüğünü kısıtlayacak düzeydedir. Bauman, tüketimin küreselleşmeyle birlikte tüketim çılgınlığının oluştuğunu ve bunun da serbest piyansın faydasına olduğunu söyler. Bu nedenle sermaye sahipleri olan tabakalaşma sisteminde üst konumda olanlar zenginliklerine zenginlik katmakta, sürekli üretmektedir. Tüketim çılgınlığının toplumun kültürünü değiştirdiğini ve bu bağlamda yerellikten uzaklaşıldığı sonucuna varır.                    





KAYNAKÇA

- BAUMAN, Z. (1999) Küreselleşme (Toplumsal Sonuçları), Çev.Abdullah Yılmaz, İstanbul, Ayrıntı Yayınları,
- BAUMAN, Z. (1999). Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar. Istanbul: Sarmal Yayınevi.
-BAUMAN, Z. (2001), Parçalanmış Hayat Postmodern Ahlak Denemeleri, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
-BAUMAN, Z. (2013), Modernite, Kapitalizm, Sosyalizm: Kürsel Çağda Sosyal Eşitsizlik, Say Sayınları, İstanbul.
-BAUMAN, Z. (2014), Azınlığın Zenginliği Hepimizin Çıkarına Mıdır?, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.