Acaba Gözetleniyor Muyuz?

Acaba Gözetleniyor Muyuz?

ACABA GÖZETLENİYOR MUYUZ?
   Bu hafta ilgimi çok çeken bir yazı yazmak istedim. Yaşadığımız bu zamanlar bildiğimiz üzere teknoloji çağı ve bu teknolojik çağdan ister istemez etkileniyoruz. Örnek vermek gerekirse eskiden herhangi bir normal telefon sadece aramak veya mesaj atmak için  yeterli oluyordu. Ama artık istemesek bile akıllı telefon almak durumuna geldik. Örneğin WhatsApp grupları kuruluyor, okulla veya işimizle alakalı çok önemli bilgiler paylaşılıyor. Bizlerde bu bilgilerden haberdar olmak için akıllı telefon istesek de istemesek de almak durumunda kalıyoruz.
   Daha sonra o akıllı telefon bizi o kadar bağımlı hale getiriyor ki farkında olmadan zamanın çok ilerlediğinin, saatlerdir telefonla uğraştığımızın farkına varıyoruz. Diyelim ki bir kıyafete, elektronik alete veya herhangi bir şeye ihtiyacımız var ve bunu biriyle paylaşıyoruz. Daha sonra telefonu elimize aldığımızda birde bakıyoruz ki geçen o biriyle paylaştığımız yani ihtiyacımız olan eşya reklam olarak karşımıza çıkıyor. Bu telefon beni dinliyor mu yoksa? diye şaşırıyoruz.
   Dünyaca ünlü yazarlardan biri olan George Orwell'ın 1984 adlı bir kitabında Big Brother denilen başkahraman var ve bu başkahraman, tıpkı bir televizyon gibi şehrin bir köşesine yerleştirilmiş ve insanları gözetliyor. Eğer insanlar devlet hakkında olumsuz bir eleştiri de bulunursa hemen polisler tarafından tutuklanıyor. O yüzden insanlar evlerinde bile asla rahat hareket edemiyorlar. İşte bu sözkonusu günümüzdeki teknolojik aletler de öyle değil mi? Her an bizi izleyen, her an bizi dinleyen birileri var ve bizler kendi özel alanımız olan evlerimizde bile rahatça hareket edemiyoruz.
   Michel Foucault'un Panoptikon adlı modern bir hapishane kuramı vardır. Meraklı olanlar için Hapishanenin Doğuşu kitabını okumanızı öneririm. Foucault bu kuramında insanların varolan bir iktidar tarafından Panoptikon hapishanesinde bir gözetim kulesiyle denetlendiğini söyler. İnsanlar asla bu gözetim kulesinin içini göremezler ama gözetim kulesindekiler  rahatlıkla ve istedikleri zaman herkesi görebilirler. Diyelim ki gözetleyenler o kuleden ayrıldı yine de hapishane de olanlar gözetim kulesinde izleniyor olabileceklerini düşündüklerinden asla rahat ve özgürce hareket edemezler.
   Anthony Giddens önemli modern sosyologlardan biridir ve o da Foucault'un bu kuramından etkilenerek Gözetim kavramını geliştirmiştir. Ona göre de bizler modern toplum da gerek konuşmalarımız da olsun gerek başka bir konuda  birileri tarafından sürekli gözetleniyoruz.İşte önemli düşünürlerin bu harika fikirlerinden yola çıkarsak sizce de bizler teknoloji tarafından gözetlenmiyor muyuz? Çok sevdiğim bir hocam ileriki zamanlarda büyük marketlerin buzdolabımız da kaç tane yumurta olduğunu bilebileceklerini söylemişti. Bunun nedeni de süpermarketler daha önce kaç tane yumurta aldığımızı sisteme kaydediyormuş ve az kaldığı an bize mesaj gönderiyormuş. Düşünsenize bu akılalmaz teknoloji buzdolabımızın içine kadar giriyor.
   Anthony Giddens,  yaşadığımız bu zaman için belirsizlik kavramını kullanmıştır. Yani yaşadığımız zamanda bir çok şey belirgin değil, bir bilinmezlik durumu söz konusu. Örnek verecek olursak korona virüsü nasıl ortaya çıktı? Gerçekten hayvanlardan mı bulaştı yoksa laboratuvar ortamında mı oluşturuldu? Aşısı bulunacak mı? Ne zaman bitecek? İşte bu sorulardan da anlaşılacağı üzere cevabını bilmediğimiz bir sürü soru var ve bu sorular bizi bir belirsizlik durumuna sürüklüyor.
   Bir hocam telefonunun, tabletinin ve dizüstü bilgisayarının ön kamerasına siyah bant yapıştırmıştı. Bende merak edip neden yapıştırdığını sormuştum. Bana, bu kameralar tarafından her an izlendiğimizi ve bizlerin de yapıştırması gerektiğini söylemişti ve bu konuyu ciddiye alıp önlem almamız konusunda da bizi uyarmıştı. Gerçekten çok ilginç ama bir o kadar da doğru bir hareket değil mi? Belki bizlere en başta selfie diğer adıyla öz çekim sevdirilip ön kamerası olan telefonlara yönelmemiz istendi ki bizleri rahatça izleyebilsinler. Giddens'ın dediği gibi gerçekten belirsizlik halinde olan bir zamanda yaşıyoruz. Bakalım daha neler göreceğiz.
Sevgi ve Selametle...