ZİHNİYET ÇATIŞMASI

ZİHNİYET ÇATIŞMASI

Zihniyet dediğimiz kavram; insan topluluklarının zihni eğilimleridir. Zihni, aynı perspektif ile hareket eden kişiler veya topluluklar, aynı zihniyettedir diyoruz. Zihnin çalışması, bütün insanlarda aynı mekanizma veya aynı fonksiyonlar üzerinde işlev görür. Fakat zihin dediğimiz kavram, herkeste farklı eğilimlere, isteklere, değerlere, düşüncelere, paradigmalara... sahiptir. Bunun sebebi, kişisel ve çevresel faktörlerin etkinliğidir. Kişinin iç dünyasında var olan âidiyetler ve onlara yüklediği iyi kötü anlamlar, zihnin eğilimini etkiler. Dikkat edin ! Çalışma mekanizması aynı ama ürettiği düşünceler, algılar ve bunun neticesinde edindiği yol, gidişat farklıdır. 
Misal üzerinden kavramaya çalışırsak örneğin kişinin iç dünyasında dini âidiyetler önemli bir değere sahip. Bu kişi, her türlü analiz, sentez, değerlendirme gerektiren konularda veya olaylarda, bu aidiyetler doğrultusunda bir perspektif edinecek ve bunun neticesinde düşüncelerini, isteklerini oluşturacak. Aynı şekilde dini âidiyetlerden uzak olup realist bir çevreye sahip veya realitelerle dolu bir hayatı kendi kurguladığı dünyasında yaşıyorsa, buna yönelik kitaplar okuyorsa, bu kişiler de yine kendi çevresindeki kişilerden ve okuduğu  kitaplarndan etkilenecek. Bu sebeple zihnin işlev aşamasının neticesinde realist fikirler ve düşünceler şeklinde ürünler meydana çıkaracak ... 

Zihniyet bu şekilde vücut bulurken, bir de zihniyet çatışması diye bir kavram var. İnsanlar arası ilişlilerde ciddi öneme sahip bir tabirdir. Aynı konular üzerinde oluşan nev'i düşünceler aslen hikmet mefhumu içinde değerlendirilir. Çeşitlilik elbette rahmettir. Bu gözardı edilemez bir hakikattir, hakikat olmasına ama varolan bu çeşitli zihniyetlerin insanları aşırı uç noktalara veya kutuplara çekmesi ve bunun mukabilinde aralarında dilsel, bazen de bedensel bir kargaşanın yaşanması da kendini açık bir şekilde göstermekte. Zihniyeti sizin zihniyetinizden aşırı uzak olan insanlarla birlikte olmak hiç doğru değil. Kişilerin zevkleri renkleri farklılık arzedebilir. Bu normaldir. Fakat zihniyetlerin farklılık arzetmesi demek, ayrı yollara başkoyulması demektir. İnsanlar, aynı yoldan yürüyen veya aynı yolun yolcusu olan kişiler ile hayat yolculuklarına çıkmak isterler. Birliktelik bunu gerektirir. Bedenlerin birlikte olup zihinlerin farklı yerde olması kişiler açısından huzursuz bir yaşam demektir. Bu büyük bir kaosun ilk kıvılcımları gibidir. Ayrıca bu zihniyet çatışması, ileride daha büyük feleketleri de peşinden sürükleyecektir.

Farklı zihniyetlere sahip bu tür kişilerin, kendi bireysel ve çevresel alanında baskın, otoriter bir yapısı da mevcut ise, işte bu noktadan da kendi zihniyetinden pirim vermeyeceklerini kesin bir şekilde anlamış olmamız gerek. Otoriter yapılı iki kişi değişime pek açık olduğu söylenemez. Karşıdakinin fikirleri onun için pek bir anlam ifade etmez. Çünkü onlar, kendi doğrularını mutlak anlamda doğru kabul etmişlerdir. 

Ancak samimi olanlar başka !

Samimi olan kişiler, yani hakkı hakikati arayan bir insan, kendi doğrularını mutlak doğru olarak görmez ve gerçek doğrular önünde eğilmeyi bilir. Kendi kafasında kurduğu dar kalıpları kırabilir. Fakat samimiyetsiz kişiler, doğruyu görseler dâhi asla kendi doğrularından, fikirlerinden ve tabularından taviz vermezler. Onlara göre hakikat, kendi akıllarının, ihtiraslarının ta kensidir ...

Bu Çatışma veya Kutuplaşma, aynı kitabı okuyup farklı yerlerin altını çizmek, aynı yere bakıp farklı renkler görmek gibidir.

İnsanlar arası ilişkilerde veya farklı kriterlerde çoğu zaman uzlaşmalar yaşansa da zihniyette meydana gelen kutuplaşma onları büyük bir yol ayrımına götürecektir nihâyetinde ...

Bu yüzden önce Zihniyetlerin uyuşması gerekiyor. insanlar arası tüm ilişkilerinizde zihniyet kavramı doğrultusunda hareket edin.

Zamanla yol ayrımına gitmeden, en başından yolunuzu ayırın ...

Ve arkanıza bile bakmayın ..!