TAMİRCİ KÜLTÜRÜ

TAMİRCİ KÜLTÜRÜ
Evet, kulağa değişik gelebilir ama bir zamanlar tamir kültürümüz vardı önemli bir yerdeydi ‘’tamirci kültürü’’. İnsanların buluşma noktası, birbirinin halinden anlama yerleriydi. İnsanlar ayakkabı tamircilerinde buluşurdu. Birilerine yardımda bulunmak isteyenler ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmek için ayakkabı tamircilerine giderdi. Bir olabilmenin yeriydi tamirciler, bir saatçide karşılaşılırdı zengin fakir. Statülerini kapının önünde bırakarak. Merhabaları, sohbetleri, ahbaplıkları başlardı. Oradan bir radyo dükkanına girip kulağımızda, ruhumuza yeni tadımlıklar alırdık. Kaybediyoruz kültürümüzü ilişkilerimizi. Bir şeyimiz bozulunca ahbaplık hatırına yapan elin bollaşınca verirsin diyenlerin yerine servislere, garantilere bıraktık ilişkilerimizi. Unutuyoruz! Unutuyoruz tamir kültürünü en çok da insan ilişkilerini tamir etmeyi kurtarmayı.      
Bireysel çıkarlarımıza daldık en ufak bir tartışmada bağları hemen koparıyoruz. Bazen bağın bile olmadığını görüyoruz salt çıkarlar üzerine kurulmuş ilişkiler. Oysa öyle miydi eski dostluklar, ilişkiler? ‘’Dostluğumuzun hatırına’’ diye başlayan cümlelerin yapıcılığı insanlığımızı tamir ediyordu. Bizi kendimize getiriyordu. İnsan toplumuyla var olur. Bir eve kapattığınızda neyi olursa olsun sıkılır, iki çift söze özlem duyar hasret çeker. Vazgeçemez muhabbetinden, dostundan. Dönmek ister eskiye, özlem duyar hep ama yapamaz bulamaz o tamirci dükkanındaki sıcaklığı, samimiyeti. Yok oluyor. Kaybediyoruz insanlığımızı, tamir edemiyoruz ruhumuzu hep bir özlem bir ihtiyaç içerisindeyiz.